“Kütahya Emet Bor Atıklarının Seramik Sır Üretiminde Kullanılabilirliğinin Araştırılması ve Çevresel/Ekonomik Olarak Değerlendirilmesi“
Bu proje kapsamında üçlü sır sistemine göre 06.03.2025 tarihinde Kütahya Emet Bor İşletmesi'nden temin edilen bor atıklarının farklı oranlarda üleksit, sodyum feldispat+potasyum feldispat ve kuvars+kil yerine seramik sır reçetelerine dâhil edilmesiyle, 1000 °C ve 1200 °C sıcaklıklarında sır uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Bu uygulamalar, bor içeriğinin sır yüzeyine etkilerini değerlendirmek ve farklı sıcaklık aralıklarında oluşan yapısal ve görsel değişimleri karşılaştırmak amacıyla yürütülmüştür. Yapılan denemeler sonucunda 1000 °C'de standart sır reçeteleri ile Atık 1 (Borojips) ve Atık 2 (Konsantratör atığı) ikameli reçeteler karşılaştırıldığında, her bir üçlü sır sistemin de sırların farklı davranışlar sergilediği görülmüştür. Standart reçetelerde hammaddelerin kademeli değişimiyle camsı yüzey oluşumu daha belirgin şekilde gözlemlenirken, Borojips katkılı reçetelerde düşük sıcaklıkta sır gelişimi, camlaşma sınırlı kalmış ve yüzeylerin çoğunlukla mat--yarı mat karakterde olduğu gözlemlenmiştir. Konsantratör atığı kullanılan reçetelerde ise sır yüzeyindeki camsı yapı daha düşük sıcaklıklarda da oluşmuş, sır yüzeyleri parlamıştır. Ancak bazı denemelerde Atık 2 nin tam ergimemesinden kaynaklı benekli/dokulu sır yüzeyleri dikkat çekmiştir. Renklendirme denemeleri, özellikle 5 numaralı reçetelerde, her üçlü sır sisteminde de estetik çeşitlilik sağlamış; borojips katkılı serilerde matlık gözlemlenirken, konsantratör katkılı serilerde saydamlık ve dik yüzeylerde akışkanlık gözlemlenmiştir. Genel olarak borojips, daha stabil ve mat yüzeyler için uygun bulunurken, konsantratör atığı camlaşmayı hızlandırarak daha parlak ve akışkan karakterli sırların elde edilmesine olanak sağlamıştır. 1200 °C'de yapılan denemeler sonucunda tıpkı 1000 °C'de olduğu gibi üleksit yerine atık 1-2 katkılı reçeteler 1200 °C'de mat ve tam anlamıyla gelişmemiş yüzeyler ortaya koymuştur. Bu durum üleksit katkılı reçetelerin astar olarak da geliştirilebileceği fikrini vermesi açısından önemli bir veri olmuştur. Atık 2 (Konsantratör Atığı) katkılı reçetelerde ise yüksek ergitici etkisiyle parlak, camsı yapı yoğun ve renk açısından zengin yüzeyler elde edilmiştir. Ancak dikey yüzeylerde aşırı akışkanlık sonucu sırın yüzeyden koparak fırın rafına yapıştığı örnekler de tespit edilmiştir. Yapılan maliyet analizlerinde 1000 °C de denemesi yapılan 5 numaralı reçetenin 1 kg kuru sır toplam maliyeti 538,8 ₺ olarak hesaplanmıştır. Üleksit yerine farklı hammaddelerin ikame edildiği alternatif senaryolarda maliyetin 384 ₺'ye kadar düştüğü ve bu durumda %28,73 oranında kârlılık sağlandığı görülmüştür. Diğer varyasyonlarda maliyet 406,8 ₺ (%24,50 kâr) ve 286,8 ₺ (%46,77 kâr) olarak gerçekleşmiştir. 1200 °C'de denemesi yapılan reçete 26 da ise1 kg kuru sır maliyeti 759,6 ₺ olduğu, üleksit yerine kullanıldığı senaryoda maliyet 708 ₺ olup %6,79 tasarruf sağlandığı, üleksit ve feldispatın azaltıldığı diğer senaryolarda ise maliyetin 429,6 ₺ (%43,44 kâr) ve 381,6 ₺ (%49,76 kâr) seviyelerine düştüğü belirlenmiştir. Bu analizler, üleksitin yerine atıkların kullanılmasının maliyet açısından önemli avantajlar sunduğunu ancak özellikle feldispat ile kuvars/kil ikamelerinde ciddi tasarruf imkânı sağladığını ortaya koymuştur. Bu çalışma kapsamında elde edilen bulguların, gelecekte yürütülecek benzer araştırmalara hem içerik hem de yöntemsel açıdan rehberlik etmesi amaçlanmaktadır. Elde edilen sonuçların, seramik sırlarında alternatif malzeme kullanımı konusunda önemli ipuçları sunması, aynı zamanda deneysel seramik çalışmalarında da yöntem çeşitliliğini teşvik etmesi acısından önemli olduğu sonucuna varılmıştır. İlerleyen süreçte, proje kapsamında kullanılan üçlü sır sistemi yerine dört eksenli sır sistemiyle çalışılması; ayrıca üçlü sır sisteminde yer alan hammaddelerin farklı hammaddelerle, renklendirme amacıyla kullanılan oksitlerin ise alternatif pigmentlerle değiştirilerek ve denemelerin farklı sıcaklıklarda gerçekleştirilmesi, elde edilecek sonuçların çeşitliliği açısından önerilmektedir. Böylece, yeni sır reçetelerinin geliştirilmesi adına daha geniş bir çeşitlilik elde edilerek, seramik sanatına hem malzeme hem de tasarım çeşitliliği açısından katkı sağlanabilecektir. Bununla birlikte, bu çalışmada geliştirilen sır reçetelerine yönelik yapılan analizlerin yanı sıra, ilerleyen süreçte kullanılan hamaddeler ve elde edilen sırlar ilgili olarak gerçekleştirilecek farklı karakterizasyon testleri, yeni araştırmalar için başlangıç noktası oluşturma potansiyeline sahiptir. Özellikle sır yüzeylerinde gözlemlenen çatlama, kavlama ve kristal yapı oluşumlarının detaylı olarak incelenebilmesi adına, ileri düzey karakterizasyon yöntemlerinin kullanılması önerilmektedir. Yapılan çalışma sonucunda elde edilen bulgular yalnızca bilimsel literatüre katkı sağlamakla kalmamış; aynı zamanda farklı araştırma projeleri, butik ve sanatsal üretim yapan seramik atölyeleri ve güzel sanatlar fakültelerinin seramik bölümü öğrencileri için de alternatif malzeme kaynakları sunarak eğitimsel ve sanatsal uygulamalarda kullanılmak üzere önemli bir referans oluşturmuştur. Ayrıca, farklı endüstriyel atıklar veya alternatif doğal hammaddelerle yapılan denemeler, bor atıklarının seramik sırlarında kullanımı konusundaki uygulama alanlarını çeşitlendirebileceği düşünülmüş, böylelikle, hem sürdürülebilirlik ilkeleri desteklenmiş hemde elde edilen bulgular, gelecekteki araştırmalar için yol gösterici nitelikte olmuştur.